Çocuk sahibi olmak değişime uğramaktır. “Ben” iken birden “biz” oluruz. Bu değişim aslında çok da düşünerek anlayabileceğimiz bir değişim değildir. Hislerimiz, içgüdülerimiz, ilkelliğimiz ve ruhumuz ile hamile kalır, doğum yapar, anne oluruz.
Hamilelik ve doğum, kendi zihnimize, duygularımıza, sezgisel gelişimimize, daha derin bilgiye, anlayışa, kendi vücudumuzu ve kendimizi sevmeye açılan mucizevi bir kapıdır. Bu kapıdan geçmeden önce aslında tüm benliğimiz ile önce hamileliğe hazır olmaktır önemli olan.
Evcilik oynayan bir kız çocuğu olarak, kültürümüzün anneliğe ilişkin olarak verdiği mesajları hep içselleştirdik. Aslında emekleyeme başladığımız günden beri, hamilelik, doğum ve annelik dersleri almaya başladık. Bu da demektir ki hamileliği ve doğumu deneyimleme kapasitemiz aslında hamile kalmadan başlıyor. Farkında olmadığımız, görmediğimiz bir süreç var. Ne zaman farkında oluyoruz? Hamile kaldığımızda…
Endişeler, kaygılar, huzursuzluklar, mutluluklar, heyecanlar yavaş yavaş yeryüzünde görülmeye, hissedilmeye başlıyor. Kimi kaygılar çözülüyor, kimisi çözülmüyor. Bu sefer bu çözülemeyenleri nereye götürüyoruz? Doğuma götürüyoruz.
Doğum doğal bir süreçtir, fizyolojiktir. Ama görmezden geldiğimiz bir gerçek var ki, doğum aynı zamanda psikolojiktir. İçinde yaşadığınız kaygılar doğumunuza öyle bir yansıyor ki, doğurmak istemiyorsunuz. Kendinizi kapatıyor, bebeğinizi çıkarmamak için çaba sarf ediyorsunuz. Bunu girdiğim doğumlarda çok net görebiliyorum. Doğum, doğum sonrası hayatın nasıl ilerleyeceği düşünceleri sizin doğumunuzu etkilemeye başlıyor, bunların sizi etkilemesinin en önemli sebebi de işte küçük bir kız çocuğu iken yaşadıklarımız, şahit olduklarımız ve olmadıklarımız. Doğum biraz da genetiktir biliyor musunuz? Bir yerde okumuştum, genetik olarak doğum korkularımız, endişelerimiz bırakın annemizi taa anneannemizden, büyük büyük anneannelerimizden bize miras. Maalesef.
Peki, hamileliğimize nasıl hazırlanacağız? Yani tıbbi olarak hazırlanmanın dışında psikolojik ve bilgisel olarak hazırlanmak esastır. Size bu yazımda psikolojik olarak nasıl hazırlanabiliriz anlatmaya çalışacağım.
Psikoloji doğum ile başlar. Doğum hikayenizi öğrenin. Nasıl doğduğunuz önemlidir, lakin annenizin yaşadığı sürecin aynısını yaşayacaksınız gibi bir koşul yoktur. Ama unutmayalım ki, beden aslında hiçbir şey unutmaz.
Sizlere mini bir çalışma yaptırmak istiyorum, düşündüklerimizi yazalım. Eminim rahatlayacaksınızdır. (Bu yapacağımız çalışma Pam England’ ın Birthing from within kitabından alıntıdır.)
Kendinize bir kağıt ve kalem alın. Yaklaşık on-on beş dakikaya ihtiyacınız olacaktır.
Öncelikle evcilik oynayan kızı hatırlayalım ve keşfe çıkalım.
Mümkün olduğu kadar hızla hamilelik, doğum, doğum ağrısı, anne olmak, lohusalık, emzirme, ebeveyn olmak ile ilgili aklınıza gelen ve doğru olduğunu sandığınız her şeyi yazın. Hamileliğe ve doğuma ilişkin miras aldığınız şeyleri yazın. Ailesel, kültürel, dinsel tüm inançlarımız, imgeler, korkular, gelenekler, yaşlı kadınların öyküleri… Hepsini hatırlayalım. Yazın hepsini.
Sonra yazdıklarınızı yüksek sesle okuyun. Yazmış olduğunuz sözcükleri tüm vücudunuz ve zihninizle dinleyin. Size ne hissettiriyor? Biraz meraklı olun. Bu yazdıklarınızın içinde ne gibi inançlar ve varsayımlar var? Varsayımların kökeni nereden geliyor? Kendi deneyimleriniz veya korkularınız mı? Bunlar sizi nasıl etkiliyor? Bu düşünceler ortadan kalksaydı, ne değişirdi? Neyi farklı yapardınız? Bu soruların hepsine yanıt bulmanız gerekmez. Önemli olan sürekli sorular sormak, derin bir kavrayış sağlar, zihninizde daha da derine inersiniz. Zihniniz daha da genişler ve açılır.
Zihninizin ve kalbinizin ilettiği mesajları alın, özen gösterin onlara. Kendinizi anlamanızı ve daha sağlıklı bir yol bulmanızı sağlayacaktır.
“Annenin doğuma hazırlanmasının özü, doğumla ilgili bilgileri sindirmesi değil, kendini keşfetmesidir.” Pam England
Hamilelik ve doğum sürecimizden önce içsel çalışmamızı yapmamız sağlıklı, rahat, nefes alabildiğimiz bir süreç geçirmemizde önemli rol oynar.
BU GÖNDERİ İÇİN YORUMLAR KAPALIDIR