Merto’ muzun gelişi…
İnsan o dalgaları özler, tekrar tekrar yaşamak ister mi o anları? Oğlumla en çok o anlarda yakınlaştım… Çalan müzik, pilates topu, Esra’cığımın masajı, Yufi’min eli, kaç saniyede bir geldiğini, ne kadar kaldığını hiç hesap etmediğim, düşünmediğim dalgalarım, gözlerim kapalı sadece bir görüntü hayal ettim; oradan siyah bir kafa doğuyor ve koynuma geliyor… Öyle de oldu. Sefalar getirdi, hoş geldi…
Esra bana doğum hikayemi yazmamı söylediğinde enteresan bir şey olmadı ki diye düşündüm önce… Benim için hayatımın en güzel günüydü, Oğlum’ un kendi öyküsünü yazması için geldiği, doğduğu gündü ama okuyan kişi için pozitif bir hikâyeydi sadece… Sonra aklıma bir dönem Merto’umuzun henüz gelmeye hazır olmadığı, ruhunun gelmek için beklediği dönemlerde Esra’nın sayfasına girip doğum hikâyelerini okuduğum günler geldi. Hayal kurardım bir gün bende yazabilecek miyim acaba diye… Çok şükür ben o günlerdeyim artık! Dilerim bu yazıyı okuyan ve hayal kuran anne adayı en güzel kendi hikâyesini yazsın zamanı gelince…
Sabah 09.00-10.00 gibi başlayan, 21.00’i bulması beklenen ama mutlu sonu 15.12 olan bir hikaye bizimki…
En başa dönmek gerekirse önce Esra’dan başlamam gerekir. Her zaman “iyi ki” dedim! “İyi ki vardı” ve bundan sonra hep olacak!
Uzun süre bekledi Merto’m karnıma düşmek için. O’nu sabırsızlıkla beklediğim günlerde Esra’yı takip etmeye başladım. Paylaşımları, doğuma bakışı, doğumu anlatışı, sevgilinin doğumdaki önemine ilişkin açıklamaları, hep ama hep pozitif hayal kurmamı sağlıyordu. Bizimde olursa; “Böyle olsun!” diyeceğim paylaşımları kendisi bilmez çok heyecanlandırıyordu beni… Sonra Mert zamanını belirledi ve düştü karnıma, 5. ayında sanırım Esra ile tanıştık. Evimize gelişi, bizi aydınlattığı onca konu, her “acaba deyişimdeki” rahatlatıcı sesi/mesajları. Hepsi için teşekkürü bir borç bilirim.
Tüm hamileliğim boyunca Mert ile normal doğum ile buluşmayı istedim. Bu isteğim bazı zaman takıntı hali mi alıyor diye korktuysam da bu isteğimden vazgeçemiyordum. Okuduğum bir kitabın kapak sayfasındaki yazı geliyordu sürekli aklıma. Ne demişti orada Marie F. Mongan; “Bütün doğal doğumların bir amacı ve planı vardır; kelebek çıkarken kozasını yırtıp açmayı kim düşünür? Kim civcivi çekip dışarı çıkarmak için kabuğu kırar?” İşte bu kadardı. Olabildiğince doğal olmalıydı, O kendi seçmeliydi geleceği günü/saati.
Doktorum “Merve, bebek çok büyük, normal doğum zor.” dediğinde; “Böyle kötü enerji vermeyin.” demelerimle susturuyordum.
Her ne kadar normal doğumu destekleyen bir doktor olduğunu bilsem de içimden feci gıcık oluyordum “büyük bebek” cümlesine. 38. haftada; “Merve bebek hala dönmedi, artık dönecek yeri de kalmadı.” cümlesi eklenmişti. O kontrolümde “iyi ki” Esra’da vardı. Çıkışta “Merve kafana hiç takma, sana söyleyeceğim hareketleri yapın” dedi ve 1 hafta boyunca her gün içimizden her geldiğinde Mert’e ışık tutarak Onunla konuştuk Yufi’m ile. O kadar emindim ki bizi duyduğuna… O’na sadece; “Nasıl rahat edeceksen öyle gel. Ben seninle doktorların istediği bir günde değil; senin bizi görmek istediğin, hazır olduğun gün buluşmak istiyorum.” dedim. 39. hafta kontrole gittiğimizde Mert dönmüştü! O da aramıza en doğal yoldan katılmak istiyordu artık çok emindim. Döndüğünü görünce doktorumun; “Merve 39’da çocuğu döndürdün.” deyişini hatırlıyorum. :)))
3 Ağustos 39+6’da kontrole gittiğimizde doktorum; “Merve seni normal doğurtacağım ama gel bu gece hastaneye yat, sadece rahim ağzını yumuşatacak bir ilaç koyalım.” dediğinde ilk önce çok tepki vermiştim doğallığı bozacak bir müdahale istemiyorum diye. Ama sonra Yufi’mle konuşmalarımız, Esra’nın desteği ile o akşam hastaneye yatmaya ve ilacın uygulanmasına karar verdim.
Hastaneden çıktım, kuaföre gittim. Oğlum için hazırlanmalıydım artık. 🙂 Sonra Yufi’mle yalnız son keyfimizi yaptık, bir şeyler içip sohbet ettik ve evin yolunu tuttuk. Annem ve babam bizdeydi. Her şeyi hazırladıktan sonra Mert’in odasına gittik rahatlatıcı müzikleri olan gece lambasını açıp oğlumuzla konuştuk. Sanki o gece uzun bir tatile çıkmak için hazırlanmıştık, yoldan “eksiğimizi” alıp devam edecektik… Öyle tatlı bir heyecan vardı içimde. Evden çıkarken annem karnımın üzerinden yere düşecek şekilde sabun attı; “Böyle rahat kayıp gelsin.” İnancı ile… Gerçekten öyle de oldu…
Hastaneye gittik, işlemler yapıldı, odaya geçtik, hemşireler gelip ilacı uyguladılar. Sabaha kadar uyuyacaktım, sabah yavaş yavaş başlar kasılmalar dediler. Fakat gece boyunca içimde sebebini bilmediğim bir acı vardı. Belki de çok kasmıştım kendimi. Sabah uyandığımda vücudum ilacı atmıştı. O kadar istememiştim ki o ilacı almak, vücudum bana ayak uydurmuştu. 🙂 07.55’de nişanım geldi, nişandan 1-2 saat sonra çok hafif dalgalarım gelmeye başlamıştı. Esra, Yufi’m ben koridorda gayet rahat sohbet ederek yürüyorduk, dalga gelince squat yapıyordum ve gayet iyiydim. 11.00 gibi suyum gelmişti, deli mutluydum Oğlum resmen 40. haftasında tam “beklenen tarihte” gelmeye hazırdı ve kendi karar vermişti…
Çorba getirmişlerdi, hayatımda içtiğim en kötü çorbaya, Esra’nın güzel sohbeti eşlik ediyordu. Zorluyordu Esra beni: “Merve mızmızlanma, iç enerjiye ihtiyacın olacak.” diye. Ne olduysa o tatsız, tuzsuz çorbadan sonra oldu… Pilates topunun getirildiğini ve oturduğumu hatırlıyorum ama sonra… Bir de hiç kalkamayışımı…
Dalgalarıma eşlik eden 9 ay süresince dinlediğim müziklerim, Esra’nın masajı, arkadaşları ile yemek yemeğe giden- tipik bir erkek- Yeri’nin gelişi, dalgalarım, bir ara doktorumun gelip daha 21.00’e kadar sürecek değişi, sıklaşan dalgalarım, müziğe dahi tahammül edemeyip kapattırışım, tanımadığım bir doktorun gelip kontrol etmesi ve “Doğum başlıyor, acil doğumhane” deyişi, doğumhaneye gidişimiz, saate bakışım (15.00) doktorumun son dakika yetişmesi, ıkın sesleri, Yuf imin elimden tutuşu, “Hadi çok az kaldı!” cümleleri ve 15.12… Oğlumun dünyaya gelişi… Koynuma verilmesi, ilk emzirmem… Aile olmamız… Tam olmamız…
Yeniden doğdum diyemem; Merto’mdan öncesinde muhteşem bir hayat benim için ama o anı anlatmak için hiç bir cümle yok… “çok şükür” sadece bu…
Dilerim isteyen herkes bu duyguyu tatsın.
Kısa kısa benim için çok önemli detayları aşağıda size yazarak veda etmek istiyorum;
- Kendinize ve bebeğinize güvenin. O geleceği zamana ve şekle karar veriyor. Ve en doğru kararı alıyor.
- Her muayenede deli gibi kasılan ben. 9 ay boyunca kendimle bu konuda savaştım ve sonunda çözdüm. Çatı muayenesi, dalgalar esnasında el ile kontroller! Düşüncesi bile gerilmeme yetiyordu. Hepsinin neden yapıldığını düşündüm hep o anlarda. Oğlum ile buluşmam için gerekiyordu. Nefes çalışmaları, kafamda çok mutlu olduğum 1-2 ana gidişlerim beni çok rahatlattı.
- Dalga anları çok mahrem bir an. Ne kadar az kişi o kadar iyi konsantre. Benim o anlarımda sadece Yufi’m ve Esra vardı. Ailem doğumhaneye girdiğim o ana yetişemedi, keşke yetişebilselerdi ama iyi ki bu şekilde karar vermişim diyorum!
- İlk anda bebeğinizi kucağınıza vermelerini isteyin ve o an bebeğinizi memenize koyun. Mucize, iste tam da o an!
Sevgiler,
Merve Nigri.
Yasal uyarı: Bu sayfada verilen bilgiler sağlık hizmeti, tani ve tedavi içermez. Sağlık hizmetleri, tani ve tedavi için doktorunuza başvurunuz.
BU GÖNDERİ İÇİN YORUMLAR KAPALIDIR