Coşku içinde doğum yapmak her kadının isteğidir. Doğumun tüm işlevlerinin tetiklenmesi ve yerine gelebilmesi için düzenli bir hormon birleşimi gerekir. Aslında hamileliğin başından beri bedeniniz bebeğinize hazırlanır. Bebek de hazır olunca o hormon birleşimlerinin iş birliği ile dünyaya gelir, siz de anne olursunuz.
Beden sürekli iletiler alır beyinden. Siz de o iletileri serbest bırakarak hormonların düzenli çalışmasına izin verirsiniz.
Doğum eylemi ve doğum sırasında dört ana hormonal sistem aktiftir. Bunlardan sevgi hormonu oksitosin, zevk ve ağrı kesici hormon endorfin, heyecan hormonu adrenalin ve noradrenalin, annelik hormonu prolaktindir. Bu sistem tüm memelilerde aynı şekilde çalışır. Memelilerin doğumu sorunsuz ve hormonal bir denge içinde gerçekleşir. İnsanlardan farklılıkları gelişmemiş psikolojileridir. İnsan beyninin düşünme kısmı (neokorteks) fazla uyarıldığında doğum sürecini engellemiş olur. Doğumun uygun ve rahat bir şekilde ilerleyebilmesi için neokorteksi uyaran aktivilerden kaçınmak gerekir.
Oksitosin hormonu rahim kasılmalarından sorumludur. Rahim kasılmalarını uyardığı ve rahim ağzının açılması için çalıştığından dolayı aslında doğumun gaz pedalıdır. Oksitosin hormonu sayesinde doğum başlar, kasılmalar başlar, bebeğin başı rahim ağzına baskı yapar çünkü rahim kasıldıkça bebeği aşağıya iter. Rahim ağzı açıldıkça bebeğin yolun açılır ve bebek çıkar. Buradan anlıyoruz ki doğumun ilerlemesi ve bebeğin doğumu için gerçekten de çok önemli bir hormon. Oksitosin kat kat doğum sırasında artarken, doğumdan sonra da bebeğinizi kucağınıza aldığınızda salınmaya devam eder ve bebeğin sizi emmesi ile birlikte anne sütünü inmesini, fışkırmasını sağlar.
Oksitosin hormonu bir nevi sevgi hormonudur. Sevdiğiniz şeyleri yaparken, sevişirken, sosyalleşirken, sevdiğiniz yemekleri yerken, kendinizi rahat ve güvende hissederken salınır. Fransız doğum aktivisti Dr. Michel Odent’ in de söylediği gibi “Sevginin hangi yüzünü ele alırsak alalım, oksitosin işin içindedir.”
Doğum sırasında oksitosin hormonunun doğru ve yeterli salınımı için;
Anne, sakin ve gevşemiş olmalı.
Kendine ve bebeğine güvenmeli.
Aktif olmalı. Bedenini dinleyerek pozisyon almalı.
Bebeği ile hemen buluşturulmalı ve ten tene tema sağlanmalı.
Peki, anne nasıl sakin ve gevşemiş olacak. Doğum genelde karanlığı, loş ışığı sever. Mahremiyet ister. Sessizlik, dinginlik ister. Sıcak ortam sever. Konuşmalardan, gürültüden ve kalabalıktan uzak, sakin, loş bir ortamda mı doğurmak istersiniz? Yoksa herkesin sizi izlediği, yorumlar yaptığı, kabalık, gürültülü bir ortamda mı doğurmak istersiniz?
Şöyle özetleyeyim; bu bebeği yaparken yanınızda kimler vardı? Elbette cevap kimse yoktu… İşte doğumunuz sırasında da kimseler olmasına gerek yok. Siz, eşiniz, bebeğiniz ve/veya sizi bu ortamda rahat ettirecek, destek verecek profesyonel destekçinizden başka kimselerin olmasına gerek yoktur. (sizi ve bebeğiniz kontrol edecek olan, sağlığınızdan sorumlu doktorunuz hariç tabi ki)
Bu sebeple doğum ortamızı hazırlamak çok önemlidir. Doğuma hazırlanmak çok önemlidir.
İnsanlar dışındaki diğer memeliler doğumları sırasında mahremiyet, rahat, sessiz ve karanlık bir ortam ararlar. Böyle bir ortam anne için de sağlanır ise uyarıcı aktivitelerden uzak kalmış olur dolayısı ile hormonlar da doğum sürecinin rahat olması yönünde salgılanmaya devam eder.
Gevşemenin hakim olmadığı, korkunun hakim olduğu bir doğumda oksitosin hormonunuzun salınması mümkün değildir bu sebeple doğuma hazırlanmak, doğumda nefes çalışmalarını öğrenmek önemlidir. Nefes çalışmaları ile gevşemeyi öğrenirsiniz. Ve dolayısı ile doğumu daha kolay ve rahat karşılamayı öğrenirsiniz. Gevşemenin hakim olduğu bir doğumda kendinize ve bebeğinize güvenerek daha kolay bir doğum yaparsınız. Korku içinde olduğunuz bir doğumda oksitosin salgılanması pek mümkün değildir. Korkarız çünkü daha önce deneyimlemediğimiz doğum ağrısı ile baş edememekten korkarız. O ağrının bizi nasıl etkileyeceğini bilemeyiz, korkarız. Korktukça kasılırız, gerginleşiriz ve ağrıyı daha çok hissederiz. Halbuki doğumdan korkuyu çıkarırsak gevşeyerek coşku ile doğum yapabiliriz.
Bilim adamlarına göre; aşk güçlendikçe, oksitosin artar; arttıkça da ilişki güçlenir. Aralarında böyle bir bağ, ilişki vardır. Aşk ile yaptığınız bebeğinizi aşk ile doğurabilirsiniz. Bu sebeple doğumda baba desteği çok önemlidir. Eşinizi sevgi dolu kollarınız ile sardığınız da bilin ki çok faydalı bir hormonun üretimine destek oluyorsunuz.
Bu arada bebeğiniz de doğum sırasında oksitosin üretir. Böylece hem anne hem bebek coşkulu hormonların kokteyli ile sarmalanır. İşte o ilk buluşma sonrasında da annenin oksitosini ile bebeğin oksitosini çarpışır. Emzirme ile birlikte memede var olan, prolaktin hormonun ürettiği sütün aşağıya inmesine sebep olur. Tüm emzirme dönemi süresinde de oksitosin hem anneyi, hem bebeği gevşek ve huzurda tutar. Bu sebeple ne kadar sık ve bol emzirirseniz okstosin o kadar çok salgılanır ve lohusalık hüznü yaşamazsınız.
Bol oksitosinli günler dilerim.
Bu yazım Annelik Sanatı Dergisi Aralık 2016 sayısında yayınlanmıştır.
BU GÖNDERİ İÇİN YORUMLAR KAPALIDIR