Sevgili Özlem ile Joker Anneler Kulübü etkinliklerim sayesinde tanışmıştık. Doğumda nefes çalışmaları seminerime katılmıştı. Sonra çok güzel bir doğum yaptı gerçi bütün doğumlar güzeldir ama özellikle yazmasını istedim ben. Geçenlerde yazıp göndermiş, ben de sizler ile paylaşıyorum.
Özlem ve Bade’ nin dooğum hikayesi
Kardeşimin okulu tatile girecek diye “bebeğin eşyalarını o zaman ütüleyip hazırlarız, vakit var nasılsa” demiştik. Cuma sabahından başladık işlere. Yıkadığım eşyaları o ütüledi ben de hastane için olanları ayırıp yerleştirdim. Kararsızlık abidesi ben “neyse sonra alırım” dediğim bazı şeylere bakalım diye 16.00 gibi dışarı çıktık. Hastane terliği, geceliğin içine kombinezon, kapı süsüm ve bir şeyler daha vardı. Ama bugün bir başka hal vardı bende ve bebeğimde. Sanki kasıklarıma minik minik parmakları dokunuyordu. Daha ağırdım ve nerdeyse her mağazada oturacak yer aradım. Hamileliğim boyunca ilk defa böyleydim. Günün yorgunluğu diye “yarın alırız” dedim. Eşim ve arkadaşı ile de buluşup bir şeyler yemek için 18.30 gibi restoranda gittik. “Son 17 gün, bir gün buralarda doğuracağım” diye yine şakalaştık. Yorgunum diye 22 sularında eve gelip film açtık. İzlerken uyumuşum. Tuvaletim geldi diye kalktım ki daha beş adım sonra salonun kapısında “suyum geldi” dedim. Eşim de “neyin?” derken “ben hazır değilim daha, gitmeyeceğim” dedim. Çünkü kendimi öyle 2016’dan sonraya hazırlamıştım ki 26 Aralık da nesi? 37+3 haftalık daha. Tuvalete gittim, kardeşim “gel üstünü değiştirelim de gidelim çünkü bebek geliyor artık” dedi ve biraz sakinledim. Ama kasılmam olmadığı için “acele etmeyelim” diyordum da onlar hala ben şoktayım sandıkları için beni evden çıkarmaya çalıştılar. Hâlbuki bütün bunları onlara da anlatmıştım. Fotoğraf makinemi de bir kaç eşyayı da alıp çıktık. Eşimin hayali olan kornaya basa basa gitme durumu içinde kalmasın diye yine kornaya basa basa 00.10 sularında hastaneye gittik. Muayene edip nst’ de dalgalara baktılar. Sancı pek yok ama 3 cm açılma vardı. Doktorum ile her şeyi konuşmuştum. “Suni sancı yok, bebeği yıkamak yok, kucağımda istiyorum ve kardeşim fotoğraflarımızı çekecek”. Çok şanslıyım ki o da bir normal doğumdan yanaydı. Hepsi zaten bebeğim içinde olması gerekenlerdi. “Doğum tahminim sabahı bulacak, sen uyuyabiliyorsan uyu yoksa yorgun düşersin. Bir şeyler de yiyebilirsin.” dedi ve birkaç detay daha verip gitti. Sadece haber verelim, kimse şimdi gelmesin desem de Merve Anne ve Osman Baba hastane yakın diye geldiler. “E annem de gelsin o zaman.” Biraz açtım, kahvaltı istedim. Sonra uyumak için uzandım ama uyumak mümkün mü? Ama dalgam yok diye 4 refakatçim uyumuştu. Sabah 4.00’e kadar gelmeyen dalgalar sıklaşmaya başlamıştı. Ben de ne kadar dilek, istek, dua varsa onları düşündüm. Evlenemeyen, iş bulamayan, çocuk sahibi olamayan ve ailem için her şey için dua ettim. Bir de “aklıma gelir mi o zaman?” demiştim. İdare edebiliyorum derken aralıklar daraldı. Pilates topu istemiştim. Hamile kaldığımı öğrendiğimde daha 4 seans gittiğim aletli pilatese sadece 10 gün ara vererek doktorum ve eğitmenim Mehtap ve Ayla Hoca sayesinde devam ettim. Dün de topun üzerinde açılma hareketlerini yapıyorduk ” pazartesi görüşürüz” demiştik. Açılma ve rahatlamak için yapılması gerekenleri yaparken iyi geliyordu gelmesine de ama beni rahatlatmıyordu bu teknikler. Yürümek olmadı çünkü günün yorgunluğunu bacaklarım artık tutmuyordu. Yatmak olmadı, çömeldim, topun üzerinde esnettim olmadı. Esra Hanım ile tanışmamla keşfettiğim onca sitede yer alan tekniklerde olmadı. Hamilelikte de bel ve sırt için yaptığım hareket geldi aklıma. Dalgayı ancak yatağın kenarına tutunup, belimi geriye doğru çekip aşağıya bastırdığımda esnetip rahatlayabiliyordum. Ama o an geliyordu ki belimi ezmelerini istiyordum. Annem, Merve Anne, kardeşim ve eşim, Allah razı olsun hepsi benimle ilgileniyordu. Belimi iki yandan bastırıp ovalıyorlardı. Tabi ilk başlarda kimsenin dokunmasını da istemiyordum güya. Normalde de keyfim olmadığında, ağladığımda tazeyken duygular tensel temastan hoşlanmıyorum. Nefesi mi uzun uzun alıp vermeye çalıştım. Ağlayayım dedim olmadı, bağıramadım da. Dalga geçtiğinde o boşluğu çömelip bacaklarımı dinlendirerek geçiriyordum. 6 cm olmuştu sabah 07.00. Doktor “her şey yolunda, doğumu kolaylaştıran o çatı yumuşaklığı da mükemmel ama az daha sabret, 1 saatimiz kaldı, her şey senin elinde” dedi ve daha bir kaç detay verdi gitti. Yorulmuştum. Nst’ ye kısa süreliğine taktılar çünkü onu da istemiyordum. Uzandım her ne kadar iyi gelmese de bana ailem sağ olsun destek olmuştu. Elimi eşim tutuyor, belimi bacaklarımı ovalıyorlardı. Bir yandan da eksik kalan hastane süsleri için kardeşim ve eşime yapılacakları anlatıyordum. Ah bu kontrolcü huyum. Sabah 8 suları bacaklarım yorgunluktan titriyordu. 24 saattir uykusuzum ama yatamıyorum da bende bağdaş kurup oturdum yatağa. İyi geldi gelmesine de çıktı çıkacaktı sanki. Hemşire “saçına dokundum, çok az kaldı, harikasın” dediğinde “saçı mı var?” Annesinin kedi kılı kadar olduğundan bunu duymak iyi gelmişti.
Bacaklarım titriyordu. 9 cm oldu açılma ve beni doğum odasına aldılar. Klasik doğum sahnesi. 09.25 suları hazırlıklar yapılırken doktorum da kısaca yapmam gerekenleri anlatıyordu. Hala “yapabilir miyim?” diye düşünüyordum ama sadece yorgunum hepsi bu. Dalga geldiğinde istem dışı ilk defa ıkınırken bağırdım. “gücünü bağırmaya değil, bebeğe odakla, tuvalette ıkınırken bağırıyor musun?” dedi. İkinci dalga geldi ve derin nefesle, iki kez ıkındım “bebek geldi ama kolumu ne var önünde ama çok iyi, bir daha bu sefer olacak” dedi. Üçüncü dalga geldiğinde 2. ıkınmamla bebeğin geldiğini hissettim. Doktor “vay kolu değilmiş, kordun kısaymış” cümlesi bitmemişti “eşimi ve kardeşimi çağırın” derken hop kucağıma düştü sanki Bade’ m. 09.41. Bana bakıyordu gözleri ağlayarak. Göğsümü açmıştım, onu da çıplak göğsüme yatırdım. Bir gözü yarı açık bana bakıyordu, ben de ona. Bütün her şey puf diye uçtu sanki. “Hoş geldin kızım, Bade’ m”. Kardeşim bembeyaz olmuştu ki “çeksene hadi” dedim ve kendine gelip fotoğrafımızı çekti. Bu an kardeşim için bir dönüm noktasıydı. Eşimi kan tutuyor diye doğum anında yanımda olamadı ama 9 ay boyunca “güzel kızım” diye sevdiği bebeğini görüyordu sadece gözleri. Ağladık. Sonra emzirmek istedim ama göğüs uçlarım olmadığı için zorlandık. Hemen aynı odada temizlenip, yapılması gerekenler yapıldı. Tekrar kucağıma aldım. 3 dikişli epizyotomi yapılmış. Bu eksik kalmıştı konuşmadığımız ama kordun nedeniyle biraz yırtılma meydana gelmiş. 10 dakikadan az ayrı kaldık kızımla ve odaya girdiğim anda yanımdaydı. Bizimleydi artık. Herkes sarılmak istedi ama ben alıp, emzirdim. Çünkü minik ağzı da başlamıştı hareketlenmeye.
Bana doğumun güzelliğini yaşatan Bade’ m ve eşime, aileme, doktorum Ali Pasa Bey’e, pilates hocalarım Ayla ve Mehtap Hoca’ya ve normal doğumun daha da normal olduğunu anlamamda katkıları olan Esra Hanım’ a minnettarım. Evet, ben yapısal olarak çok teslimiyetçi biri değilim. Konu ne olursa olsun ikinci ihtimal var mı diye araştırırım. Söz konusu bir doğum ve bebeğiniz ise siz de olmayın derim. Çünkü biz böyle yaratılmışız, yaratılışımız böyleymiş. Normal doğum benmişim, doğum normalmiş. Rab’ım öyle kurmuş ki düzeni, bizim yapmamız gereken sadece içgüdüsel hareket etmek. Biz “nasıl olacak, yapabilir miyim?” diye düşünürken emzirmekle bağlar kurulmaya başlıyormuş. Bir daha kopamayacağınız bağlar.
Sevgiler
Bade’ nin Annesi Özlem
Özlem’in Bade’si
BU GÖNDERİ İÇİN YORUMLAR KAPALIDIR