Lohusalık süreci çok önemli bir süreçtir bir kadının hayatında. Elif Şafak “Siyah Süt” isimli kitabında çok güzel tanımlar bu süreci. Artık hamile olmayan ama henüz anne olduğunu idrak edemeyen kadının arada kalmışlığı, kafa karışıklığı… Lohusalık “artık” ile “henüz” arasında bir noktanın adı. Bir eşik aslında…
Gebelerim ile çalışırken ya da doğuma hazırlık eğitimleri verirken doğum sonrası dönemine ilave dikkat çekerim. Evet, doğum ile ilgili tercihlerimiz var. Hayal ettiğimiz bir doğum şekli var ama doğumunuzdan daha da önemli olan bir süreçtir doğum sonrası.
Doğum yapmış annenin mahremiyeti doğum yaparken önemli olduğu kadar, doğum sonrasında da çok önemlidir. Yeni doğum yapmışsınız, hastane odanızda 5-8 kişi sizin bebeğinizin ilk emzirmenize şahit olmak isterler. Ben gerçekten bazı insanları anlamıyorum ki bunların çoğu kadın ve birçoğu da lohusa oldular bir zamanlarında… Bundan iki yıl önce kendi lohusalığımdan feyiz alarak bir lohusalık bildirgesini hazırlamıştım. Şimdi tekrar okuyunca, aynı dönemi bir daha yaşadım ve tüylerim ürperdi. O günleri tatlı, güzel, heyecanlı bir şekilde anmak varken neden bir daha lohusa olsam şunları bunları yapmam diye anıyoruz ki?
Nereden aklıma esti gene lohusalık derseniz, geçen haftalarda doğum yapan bir gebem var. Taze lohusa. Ama çok güzel başa çıkıyor lohusalıkla. İlk günlerde klasik, annesi ile yaşadı birkaç tatsız diyalog. Derken günler geçtikçe baktı ki herkes aynı söylemde bulunuyor. Ve dayanamadı. Hem evinin sokak giriş kapısına hem de evinin salonunun kapısına bir pankart hazırladı, astı.
“Bu evde sütün var mı? Sütün geliyor mu? Sorularını sormak YASAK.”Çok isabetli bir davranış, gebemi medeni cesaretinden ötürü kutladım. Ve kendisinin de izni ile instagram hesabımda pankartın fotoğrafını yayınlayınca, taze ve eski lohusalardan gelen yorumlar hep aynı idi.
Bunun üzerine birkaç şey söylemek istedim.
Sevgili lohusa, yalnız değilsin. Her anne olan kadın bu yoldan geçiyor, tatlı ama engebeli. Evet, maalesef etrafımızdaki insanlar ki bunlar akraba veya arkadaş vasfındalar, yeni bir annenin duygusallığını düşünemeden böyle konuşabiliyorlar. Ama sen sesini çıkarmazsan konuşmaya devam edecekler. Sakın onları kıracağım diye düşünme, bencil ol, yoksa sen üzüleceksin. Dürüstçe bu tarz konuşmalardan ve davranışlardan rahatsız olduğunu dile getirmelisin kibarca, incitmeyerek.
Sevgili akraba ve arkadaşlar, yeni anne olmuş bu kadının nelere ihtiyacı var belki bilmiyor olabilirsiniz. Bu lohusalık sürecini rahat ve güvende atlatabilmesi için sizlere düşen bazı görevler var. Öncelikle bu yeni anneye destek olun. Yeni anne bebeğine bakarken siz de ona bakmalısınız. Bu annenin önceliği kendine bakmak ve özellikle de misafirleri ağırlamak değildir. Yeni anneye bir kap yemek yapıp, götürüp kapıdan bırakabilirsiniz. Bebeği görmek ve illa hayırlı olsun ziyaretleri yapmak istiyorsanız bırakın annenin ve bebeğin kırkı çıksın. Bir de bu yeni anneye ne olur ama gerçekten aşağıdaki cümleleri söylemeyin. Konunun önemini ve ehemmiyetini anlatmam imkansız, ancak yaşamak lazım. Konuşmayın, karışmayın. Bunları söylemeyin, sormayın:
Bak, sütün de gelmedi!
Sütün var mı?
Emiyor mu?
Doymuyor mu acaba?
Çok ağlıyor, kesin karnı doymuyor.
Kucağa alıştırma
Uyuduğunda hemen yatağına yatır.
Sütün yetmiyor mu acaba?
Bebeğin neden çok ağlıyor?
Ayaklarını üşütmüşsün, o yüzden çok gazlı bu bebek. Patiği yok mu?
Bizim zamanımızda böyle yapılmazdı, internet mi vardı ayol?
Bebeğin elleri soğuk, yeleği yok mu?
Bebek aç, sütün yaramıyor!
Kaç kilo almıştın hamile iken?
Hala karnın duruyor!
Tatlı ye, süt yapar!
Şimdi bir vakit lohusa olduysan ne demek istediğimi çok iyi anlayacaksın ve hissedeceksin. Ama henüz lohusa olmadıysan bu yazım kulağına küpe olsun.
Bu yazım HT Hayat Köşem’ de yayınlanmıştır.
Lohusalık Bildirisi ‘ni de okumak ister misin? O halde seni buraya alalım…
esea erdol
10 Temmuz
Ellerinize saglik! Harika anlatmissiniz. Ben birakin lohusaligi Ikinci bebegim 3 aylik oldu hala ayni soylemerle karsilasiyorum. Bu saygisiz zihniyet degisirmi bilemiyorum
sevgi
12 Temmuz
Bunlar daha ne ki. Bana en az 20 kişi lohusanın 40 gün mezarı açık olurmuş diye , (onlara göre kendine iyi bak demek) psikolojimi alt üst ettiler. Günlerim Gecelerimn 40 gün ben ölürsem çocuğum nolcak diye şizofren gibi geçti. Hiç doğum yapmamış insanların bile sütün yetmiyor mu gelmiyor mu demesi stresinden bir dönem sütüm azaldı. Bir daha doğum yaparsam 2 ay kimseyi evime kabul etmicem ve telefonlarına da cevap vermicem. Ne yaşadım bir ben bilirim