Datça #blogfırtınası #3

 

 

#blogfırtınası Gün 3: Dünyada istediğiniz bir yere gidebilecek olsanız nereyi seçerdiniz, düşünün. Oradaki deneyiminizi yazın.

Ne güzel değil mi, gözlerimi kapatıyorum ve gerçek kadar gerçek. Datça’ dayım. Sevdiğim yazlık mekan. Genç kızlık günlerimde giderdim, severdim Datça’ yı. Ama şimdi sevdiğim kadar değil. Şimdi daha çok seviyorum, belki de kızım da çok sevdiği içindir. Kendini bildiği yaştan itibaren hep Datça’ yı yaşamaya koklamaya başladı. Seviyorum işte orayı. Huzur var orada, geri kalmışlık var biraz… Ah hele Haziran ayında ne kadar da sessiz sakin olur. Bir de Ekim ayında kokladım oranın havasını, pek güzeldi. Şubat ayının da çok güzel olduğunu söylerler… Badem ağaçları çiçek açmış halde iken illa görmek lazımmış Datça’ yı.

bademagacı

Yaz mevsimini seviyorum ben. Soğuğu sevmiyorum. Haydi yaz gelsin, Datça’ ya gidelim. Denize girelim. Deniz kenarında taşları boyayalım. Denizin serinliğine akalım. Güneş içimizi ısıtsın sonra. Çekirdek ailem ile birlikte günden güne huzur katalım. Ah bir de o Eski Datça yok mu, gerçekten benim meditasyon yerim. Huzur var orada.

datcam

Şimdi Datça’ da olmak vardı. Şehir içindeki evin balkonunda dolunayı seyretmek vardı. Gecenin sessizliğinde kızımın bile uykusu farklı, huzur var orada… Aynı Can Yücel’ in dediği gibi.

“Beni kuzum Datça’ya gömün
Geçin Ankara’yı İstanbul’u!
Oralar ağzına kadar dolu
Alabildiğine de pahalı,
Örneğin Zincirlikuyu’da
Bir mezar 750 milyona
Burası nispeten ucuzluk
Ortada kalma tehlikesi de yok
Hayır dua da istemez,
Dediğim gibi beni Datça’ya gömün
Şu deniz gören mezarlığın orda,
Gömü sanıp deşerlerse karışmam ama!”
Can Yücel


İLGİLİ YAZILAR

BU GÖNDERİ İÇİN YORUMLAR KAPALIDIR