BURADASINIZ

Varsayımda bulunmayın… #blogfırtınası #2...

Varsayımda bulunmayın… #blogfırtınası #2

#blogfırtınası Gün 2: Herhangi bir kitabın, herhangi bir sayfasını açın ve bir satır seçin. O satırla yazıya başlayın, gerisi sizden…

Dört Anlaşma kitabında Don Miguel Ruiz hayatımızda yapmamızı önerdiği anlaşmalardan üçüncüsü için bakın neler söylüyor?

“Başkalarının neyi düşündüğüne ya da yaptığına dair varsayımlarda bulunuruz. Varsayım teorilerimizi kişisel algılarız. Sonra da o kişileri suçlar, ve sözlerimizle duygusal zehir saçarak tepki gösteririz.”

Gerçekten de böyle değil midir? Yolda yürürken eski bir tanıdığınıza rastladınız ama sizi gördü ve selam vermedi. O öyle yapınca, siz de herhangi bir harekette bulunamadınız ve yanınızdan geçti gitti. Ama içinizdeki ses sizi yedi, durdu değil mi? Acaba sizi gördüğü halde neden konuşmadı. Kızgın mıydı size? Ya da başka bir şey? İşte aslında varsayımda bulunmamak burada devreye giriyor. Sizi gördü ama fark etmedi. Bunun sizinle alakası yok. O fark etmedi. Ardında farklı bir bahane aramaya gerek yok. Nokta. Bu konuya ne kadar takılır, askıda kalırsanız kendinizi mutsuz, huzursuz edersiniz.

Bazen bazı şeyleri anlamak için içimizden varsayımlarda bulunarak ona anlam yüklemeye çalışırız. Ama gerçek ortaya çıktığında hiç de düşündüğümüz gibi olmadığını anlarız.
Aslında kendi kendimize zihnimizi meşgul edeceğimize, varsayımda bulunmak yerine soru sorsak sorun çözülür mü? Bence çözülür. Varsayımsız bir iletişim nettir, açıktır. Hatta özenlidir. İletişime açık olun, soru sormaktan çekinmeyin. Varsayımda bulunmayın.


İLGİLİ YAZILAR

BU GÖNDERİ İÇİN YORUMLAR KAPALIDIR