Geçenlerde markette yalnız başıma alışveriş yapıyorum. Kremanın bulunduğu rafın önünde dikildim, kremayı arıyorum ama göremiyorum kesinlikle.
Market görevlisine sordum;
“Kremalar nerede?”
“Orada duruyor işte tam orada, ikinci rafta…”
Hala bakıyorum ve göremiyorum. Sonra adama aynen şöyle dedim:
“Ben neden göremiyorum?”
Sonra bir an durdum ve tam da kızım Derin gibi konuştuğumu fark ettim. Yoksa o mu benim gibi konuşuyordu?
“Ben neden göremiyorum?”
Evet bu Derin’in cümlesi idi…. Göremediği bir şey olduğu zaman tam olarak bu cümleyi kurardı.
Aslında işin özüne bakacak olursak, bu benim cümlem.
Derin benden gördüğü gibi davranıyor, benden duyduğu gibi konuşuyordu.
Zaten rollerimiz ile çocukları bu şekilde etkilemiyor muyuz? Onların birer aynası değil miyiz?
Çocuklar en yakın çevrelerinden gördüklerini duyduklarını hafızalarına depolarlar. Ve sonra da bize geri yansıtırlar.
Çocuk gelişimi adına okuduğum kitaplardan bir tanesi de Pam Leo Çocuklar ile El Ele Ebeveynlik (Gün Yayıncılık) kitabıdır. Bu kitapta da özellikle bahseder;
Çocuklar öğrendiklerinin %95’ini ebeveynlerinden modelleyerek, örnek alarak büyüler.
Herhangi bir davranış karşısında çocuğunuzun sizden özür dilemesini istiyorsanız, çocuklarına bunu öğretmenin en iyi, en etkili yolu yanlış bir şey yaptığınızda ondan özür dilemektir.
Aynen böyle oluyor işte… Evde Derin konuşurken, sanki aynanın karşısına geçmişim kendimi izliyormuşum sanıyorum. Hatta biraz benden biraz babadan biraz babaanneden biraz anneanneden var….
Oyuncak telefonu ile konuşurken “Tamam tamam” diyor sürekli. Bu babaanne modelimiz.
Konuşma içinde heyecanlı bir şey anlattıktan sonra da yerinde bir kullanım ile “Hakikaten” diyor. Bu da anneanne modelimiz.
Sonuca bağlarsak; çocuklarımızın nasıl konuşmasını istiyorsak öyle konuşmalı, nasıl davranmalarını istiyorsak da öyle davranmalıyız.
BU GÖNDERİ İÇİN YORUMLAR KAPALIDIR