Anne olmanın sanırım en zor yanı çocuğunu hasta olmasına şahit olmak sanırım. Ben küçükken çok hasta olurmuşum. Şu an düşünüyorum da annemin haline, acıdım ve üzüldüm.
Derin çok sık hasta olmaz, 2.5 yaşında ve henüz okula gitmiyor olması sanırım bir nedeni… Kapalı mekanda mikrop ile karşılaşma risklerimizi azaltmışımdır hep. Mesela Derin’i yeni yeni alışveriş merkezine götürüyorum, o da sadece hafta içi günlerinde. Bebek iken öyle alışveriş merkezinde dolaşmak gibi bir aktivitemiz yoktu. Zaten Bağdat Caddesi ve sahile 20-30 dakika yürüme mesafesinde oturuyorduk, hal böyle olunca açık hava gezmesi daha tercih edilir olmuştu.
Derin 4 gündür hasta, aslında ilk günler hafif öksürük ile başladı. Ancak pazar akşamı kötüleşince ve ateşi çıkınca dün hemen soluğu doktorda aldık. Klasik mikrop kapmış. Üst solunum yolu enfeksiyonu. Antibiyotik almadan geçemeyecek maalesef. Nasıl öksürüyor size anlatamam, için acıyor o öksürürken.”Anne karnım acıyor” diyor, hani öksürmekten karnımız, kaslarımız acır ya bizimde…
Boğazı şiş, zaten kendisi de boğazının acıdığını beyan ediyor. Dolayısı ile iştah gitti. En sevdiği şeyleri vermeye özen gösteriyorum, zorla yemek yok. Zaten hiç zorla yemek yedirmedim. Derin’in gün içinde rutinleri vardır. Her yemekten sonra 3-5 adet leblebi, antep fıstığı, dut kurusu, badem vs. evde ne var ise yer. Her yemek dedim evet, sabah kahvaltısı sonrası, öğle yemeği sonrası ve akşam yemeği sonrası. İki gündür leblebi yemiyor, ne kadar hasta düşünün artık.
İlk defa ateş ölçer 39.8 dereceyi gördü dün doktordan geldikten sonra. Korkmadım desem yalan olur. Akşam gene aynı şekilde ateş yükseldi. Ben onun ateşini ölçmeye çalışırken kızım kızdı baba, “ben uyuyacağım, yatacağım” dedi. Sanırım ne rahatsız ediyorsun anlamında 🙂 Hani uyumak, yatmak isteyen bir çocuk ilk defa gördüm.
Küveti doldurduk, suya soktuk. Ağlıyor inatla uyumak istiyor. Neyse küvet banyosu ve ateş düşürücü ilaçtan sonra düştü ateşi ve bütün gece huzur içinde uyudu.
Ama tabi bu dört gün boyunca ben ne hallere girdim, bir bilseniz. Sadece anne olan anlar. İnsanın içi gidiyor, çok ama çok zor bu hastalık hali ile baş etmek. Hastalığın kendisi zor, iş yükü fazla ama bunlar değil beni zora sokan şeyler. Onun o bakışları, öksürüşü, baygın baygın yatışı… Gece istesende uyuyamıyorsun, nöbettesin. Ama o iyileşsin iyi olsun diye bekliyorsun. Kendimi kaybetmişim bu dört gündür. Hatta Pazar günü akşam üstü saatlerinde fark ettim ki, pijamamı henüz çıkarmamışım. Bu yazıyı yazarken şimdi gene dikkatimi çekti, gene pijamam üstümde.
Annelik halleri böyle, fena. Aklıma geldi birden annelik halleri yazınca, bir iki gün önce, ateşi çıktığında annem, “ateş düşürücü ilaç verdin mi” diye sordu bana… “Tabi ki verdim annecim” dedim. Yani o annelik duygusu ile bana soruyor ama benim anne olduğumu unutuyor.
Minik yavrularımız hemen iyileşsin, sağlıklarına kavuşsun, çok hasta olmasın. Daha ciddi hastalık ile savaşan annelere de Allah sabır versin diyorum, acil şifalar diliyorum. Ateş düştüğü yeri yakıyor maalesef….
BU GÖNDERİ İÇİN YORUMLAR KAPALIDIR