Günlerden bugün sanırım bu saatlerde eşimle el ele Bağdat Caddesi’nde son bekar halimiz ile dolaşıyorduk. Hava çok soğuktu, sanırım bir yerde kahve falan içtik tam hatırlayamıyorum.
Ama hafif hafif kar yağmaya başlamıştı ve acaba bu kar bu gece yağar mı, devam eder mi diye düşünmeden edemedik.
Bir sonraki gün yani 22 Şubat 2003 tarihinde evleniyorduk, tüm hazırlıklar tamamdı, tüm senaryo hazırdı. Başından sonuna kadar kendimiz organizasyonu üstlenmiştik.
Düğün mekanı Sepetçiler Kasrı. Çok yakın bir dostum aynı zamanda nikah şahidim olan Ülkü’nün eşi vasıtası ile mekanı kiralamıştık.
İkram edilecek menüyü kendimiz belirlemiştik. Hatta abartıp malzemeleri, içecekleri bile kendimiz Metro Market’ten almıştık. Menünün içeriğine ve kişi sayısına göre Swissotel The Bosphorus Ziyafet Müdürü Sevgili Birol bana kaç kg et, kaç şişe şarap almam gerektiğini yazmıştı.
Mekan süslemesi için eski işimden dolayı bir tanıdık yardımıma koşmuştu, Necmi Rıza Çiçekçilik-Sevgili Recep Gedik, hem gelin buketimi hem de mekanın süslemesini o yapacaktı.
Düğün pastamızı da Özel Tatlar’dan seçmiştik, için sevgili hocam Alparslan Sukan’ın yeriydi burası. Çok sade görünümlü güzel bir pasta yapmıştı bize.
Müzikleri, eşimle tek tek seçip liste yapmıştık. Hatta tüm şarkıları CD’lere yazma işini bile kendimiz üstlenmiştik. Düğünden 2 gece önce Perşembe akşamı çok sevgili rahmetli arkadaşımız Can yardım etmişti bize, resmen sabahlamıştık.
Dedim ya organizasyonun tamamını kendimiz üstlenmiştik, el emeği ile sevgi ile aşk ile hazırlıyorduk. Her detayı düşünüyorduk.
Herşey hazırdı, giriş müziği, ilk dans müziği, gece boyunca çalacak müzikler pasta, mekan yemekler, süslemeler vs…
Gelelim tekrar düğünden önceki akşama, eşim beni eve bıraktı, gece çok geç değildi ama erken yatma kararı almıştım. Hatta sevgili annem ve kardeşim uykuya dalmışlardı bile. Yatar yatmaz yastığımın altında kız kardeşim Özge’nin bana yazdığı mektubu buldum. Çok duygulu, harika bir mektup yazmıştı. O mektubu okurken hala ağlarım.
Sabah oldu ve tabi gece olan olmuş, deli gibi kar yağmış, yollar kapanmıştı. Kuaför Nişantaşı’nda, düğün Saraybunu’nda, benim ev Erenköy’de eşimin ev Bahariye’de. Acil durum planları yapıldı, beni kuaföre bırakması lazım bir şekilde. Bu arada küçük bir detay, gelinliğim iki parça idi. Üstü yanımda, alt parçada oturacağımız yeni evde. Eşim kuaförden beni almaya gelirken yanına alacaktı.
Eşim ve babası makul bir saatte evden çıktılar bizim eve doğru. Yolda benzincinin birinde zincir taktılar ve beni almaya geldiler. Beni alıp Nişantaşı’na bıraktılar. Sonra eve döndüler. İşte zaten günü olayı o an patlak verdi, eve geldiklerinde bir de ne görsünler. Benzin deposu bomboş. Meğerse zincir çıkmış, ve benzin deposuna çarpa çarpa delmiş ve benzin yere dökülmüş. Faciayı bir an düşünün, evlenmeden dul kalacakmışım, allah korusun araba havaya falan uçsa. Tövbe tövbe, günün bu kısmını hiç sevmem.
Neyse ben kuafördeyim, keyfim yerinde. Yanımda Ülkü var. Kar yağmıyor, yollar açıldı, hatta karlar eridi bile. Ama bu benim olduğum yerden görünen kısmı imiş. Anadolu Yakası’nda durum hala tehlikesini koruyor. Biz öyle gelin arabası falan süslemedik, sevmeyiz öyle şeyler. Fakat yol durumu, kar durumu kötü. Planımız eşim beni kuaförden alacak ve beraber Sepetçiler Kasrı’na gideceğiz. Ancak maalesef öyle olmadı. Sanırım tarihte düğün yerine ayrı ayrı giden gelin ve damat sayısı azdır, evet yanlış duymadınız. Eşim arabalı vapur ile Harem’den Sirkeci’ye geldi, oradan da Sepetçiler Kasrı’na. Ben de altımda kot, üstümde gelinliğim üstü Ülkü ile taksiye binip Sepetçiler Kasrı’na gittim. Eşimle orada buluştuk, ne komik di mi?
Sonra güzelce hazırladık, yedik içtik, misafirler geldi ve gecemiz başladı.
Nikah memuru geldiğinde çok heyecanlanmıştık. Giriş müziğimiz; Handel – Sarabande. O zamanlar Levis reklamının müziği idi. Çok etkilenmiştik. Dilerseniz tıklayıp dinleyebilirsiniz.
“Evet”‘ler geldikten sonra işte dansımız ve şarkımız…
One love
One life
When it’s one need
In the night
It’s one love
İşte 4 yıldır arkadaşlığımızın, 9 aylık birlikteliğimizin en güzel ilk gecelerinden biri 22 Şubat 2003. Yarın 22 Şubat 2013, evliliğimizin 10.yılı. Ve aşkımızın meyvesi sevgili kızımız Derin yanımızda, bizimle beraber.
Bir iki ay önce nasıl kutlasak, ne yapsak diye konuşurken, “2 senedir baş başa kutlayamıyoruz, bari bu sefer baş başa kutlayalım” diye karar vermiştik. Fakat son 3 hafta önce, kızımız olmadan kutlayamayacağımızı anladık, neden mi? O bu güzel birlikteliğin, bu güzel aşkın en güzel parçası. Onsuz kutlanır mı bu 10.yıl? Evet kutlanmaz.
İşte bu yüzden yarın gündüz bir Şile organizasyonu yapıp, ben hamile iken gittiğimiz güzel bir balıkçıda ailece kutlayacağız. Gün ışığında, denize nazır, huzur dolu, sevgi dolu, aşk dolu…. Belki güneşte olur, kim bilir…
Nice 10 yıllara sevgilim. Seni çok seviyorum. İyi ki yanımdasın, yanımızdasın.
BU GÖNDERİ İÇİN YORUMLAR KAPALIDIR